Nazmi Çalışkan

Nazmi Çalışkan

Mail: nazmicaliskan@aksaray68haber.com.tr

Siz Görmezden Gelseniz de Ben Yine Yazacağım…

Siz Görmezden Gelseniz de Ben Yine Yazacağım…

Depremler konusunda ders almaktan bıkıp usanmayan yöneticilerimize toprağın altı Pazar akşamı yine kendisini hatırlattı.

Deyim yerindeyse “Siz ders almıyor, sadece gün dolduruyorsunuz” diyerek sadece 6,1 ile sözde deprem beklenmeyen Balıkesir’de yıkıma neden oldu.

Şimdi oradaki idarecilerden ezber açıklamalar izleyeceğiz.

“Tüm tedbirler alındı”

“Gerekli çalışmalarımıza deprem ile birlikte başladık”

“Yıkılma riski olan binaların tespiti sürüyor”

“Anında müdahale ile enkaz altından çıkarttık” Falan, filan.

Bu cümleleri duymaktan bıkıp, usanan bir Aksaraylı olarak defalarca kez bu konuyu kaleme almamamıza rağmen görmeyerek, duymayarak görevlerini eksik yapanlar benzeri bir olayda “Nasıl olsa bu açıklamaları biz daha hiç kullanmadık. Bir defa olsun hakkımız yok mu?” demesinler diyerek bunları tekrar yazıyorum.

Aynı konuda belki3 belki de daha fazla yazı kaleme aldım.

Bundan 50 yıl önceki teknoloji ile açıklanan bilimsel veriler üzerine değerlendirme yapanlar son yapılan deprem çalışmasını dikkate almıyorlar.

“Aksaray deprem bölgesi değil. Burada kesinlikle yıkıcı bir deprem olmaz” diyerek insanların gazı alınırken kimse “Biz tedbirimizi alalım da gerisini Yüce Yaratana bırakalım” diyemiyor.

Bu ilde yapı stoku konusunda depremle ilgili hiçbir kurum yeterli bir araştırma yaparak veri sağlamıyor.

2000’li yıllardan önce yaptırılan 3 ve üzeri katlı binaların durumlarını içerisinde oturanlar dahi kimseler bilmiyor.

“Birileri çıkıp bu iş Üniversitenin değil”

“Bu iş belediyenin değil”

“Bu iş AFAD’ın hiç değil”

Deme hakkını bulurken hiç ama hiç kimse “Bu iş şu kurumun” diyerek “Biz oturduğumuz koltukların hakkını verelim ve işlerimizi doğru düzgün yapalım” diyemiyor.

Çarşı merkezinde sıkıntılı olan binalar konumu ve değeri nedeniyle tespit edilip, boşaltılıp yıkılıyor ama kenar mahallelerde kalan ve içerisinde yüzlerce insanın yaşadığı binaların akıbetlerini bir Allah’ın kulu bile merak edip bakmıyor.

Geçen yazım da kaleme aldım yine yazacağım.

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde yaşanan deprem Hatay’ın neredeyse tamamına yakınını haritadan sildi.

Hala o bölgede; Annelerinin, babalarının, çocuklarının, kardeşlerinin veya akrabalarının fotoğraflarıyla yakınlarını arayanlar var.

Yıkılan yerlerde devlet tüm imkanlarını seferber ederek insanları yeniden kalıcı konutlara yerleştirmeye çalışıyor.

Buna rağmen, o bölgeleri deprem döneminde görmelerine rağmen Aksaray’da bana göre sorumluluğu olan insanlar koltuklarında “İnşallah-Maşallah-Şükür” diyerek tespihlerini çekerek emeklilik hayatlarında neler yapacaklarının hayallerini kuruyorlar.

Aksaray’da yaşayan her bir beyaz yakalı depremden korkarak kendi yaşadıkları alanların sağlamlığı konusunda tedbirlerini almışken zemini sıkıntılı olan ve geçmişte bataklık olan yerleşim yerleri ile bir kamyon geçtiğinde bile deprem oluyormuş gibi sallanan ve ne zaman yıkılacağı belli bile olmayan beton mezarlıklar konusunda temennilerinden başka hiçbir tedbir almıyor.

Yazını başında da dediğim gibi ben bunları defalarca kez yazdım ve yine yazacağım.

Her deprem sonrası okumasanız da bu yazıları döndüğünüz her yöne yayacağım.

Gözlerinizin görmediğini sözüm ona basın içerisindeki muhbirleriniz “Başkanım-Müdürüm-Hocam” gibi sıfatlarla sizlere anlatarak “Sizin hakkınızda neler, neler yazmış. Bundan uzak durun haaa” diyerek sizleri uyarırken paylarını alarak kapılarınızdan uzaklaşacaklar belki ama ben bir Aksaraylı olarak sorumsuzluk nedeniyle sağlamlık durumu tartışılan ve genel olarak zor şartlarda yaşayan bir tane bile Aksaraylı hemşerimin burnunun bile kanamaması için karınca misali mücadeleme devam edeceğim.

Neden mi?

Çünkü ben o deprem bölgesinde yaşananlara günlerce şahitlik edip birilerinin sorumsuzluğunun bedelini ödeyenler için gözyaşı döktüm…

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar