
Sene 2012 bizim için sıkıntılı olan bir süreçte İbn-i Sina hastanesi ile tanıştık.
O güne kadar en büyük sıkıntımız devlet hastanemizin içerisindeki poliklinikler kapısında beklediğimiz 20-30 dakikaydı.
Tabi büyük hastane ile tanışınca işlerin buradan biraz farklı olduğunu gördük ve bizde o düzene ayak uydurduk.
Elhamdülillah zaten ülkenin büyük bölümü olarak “Düzene” çok çabuk da ayak uydurma gibi Allah vergisi bir kabiliyete de sahibiz.
O dönemde haftalarca gece gündüz hastanede beklediğimiz için gözlemlediğim olayla içerisinde bana tuhaf gelen konu gişeye ulaşmak adına sıraların sırasını yani defalarca kez sıra beklemek olmuştu.
Yani gece 02:00’da hastaneye gelen bir hasta sabah saatlerinde muayene sırasına girmek için numara verilecek olan gişede sıraya girmek adında duvardaki kağıtlara ismini yazıyor ve sabah bir komutan edası ile olay yerine gelen güvenlikler o kağıttaki kişilere sıranın sırasına girmek için sıra veriyorlardı.
İnsanlar numarama veren makine için gece 02:00’de sıra oluşturup sabah saatlerinde de numaradan güvenlik görevlilerine şirinlikler yaparak numarayı aldıklarında gözlerinin içerisindeki ışıltı ve mutluluk inanın tedavi olduklarında bile göremeyeceğiniz bir enerji veriyordu insanlara.
Bu numara alındıktan sonra artık asıl sıranın verildiği gişelerde sıra bekleme başlanıyor ve buradan da sıra alındığı zaman bu kez de öğle saatleri gibi doktorların bulunduğu koridorlarda sıralara giriyorlar ve bu durum da kimseyi rahatsız etmiyordu.
Yani sistem o kadar güzel kurgulanmış ve işliyordu ki insanlarımız sürekli olarak hazırlanan sıra sirki ile meşgul olduğundan oradaki düzeni eleştirmeye zaman bulamıyor ve gece 02:00’de geldikleri hastaneden doktorun odasına öğle sonu ulaşıp muayene oldukları için memnun bile oluyorlardı.
***
Aradan geçen 13 senede “Aksaray’ımız sağlık alanında şükür burası gibi değil” derken nihayetinden sorunsuz sistem burada da içerisinden çıkılmaz bir hale geldi.
Sorun tespit edilmediği için randevu sistemi tıkandı ve insanların sıra bulmaları yoğunluğun olduğu polikliniklere göre aylarca sürmeye başladı.
Gün içerisinde hastaneye giren 10 bin kişinin sürekliliği randevu sorununu daha da büyütürken nihayetinde artık halkın isyanını önlemek adında aile hekimleri ile hastaların oyalanmaları kararı alındı ve aile hekimlerine gidenlerin hastanelerden randevu hakkına sahip olacağı yönünde haberleri hafta içerisinde hep beraber izledik.
2002 Yılı itibari ile Ak Partinin halkta en çok karşılık bulan çalışması sağlıkta deneme yanılma yöntemi nihayet bu alanı da eğitim sistemimize çevirdi.
Aile hekimlerinde karşılık bulamadıkları için hastaneye gitmeye çalışan hastaların önce aile hekimlerinde bir süre oyalanmaları ve bu süreçten sonra da hastane randevusu ile uğraştırma çabası belki en uzun vadede hastanelere 3-4 gün kazandırsa da değerli proje ofisleri bu konuda ısrarlı gibi görünüyor.
Bu ilde hastaneye sürekli giden 10 bin kişinin kim olduğu, yani bu hastanelerde günlük bu yoğunluğu ısrarlı şekilde oluşturanların tespiti ve bu konuda bir çalışma yapılması gerekirken randevuya ulaşmak için ilk sağlık hizmeti olan aile hekimliğinde bir süre oyalanmamız istenmiş.
Şimdi gerçekten merak ediyorum; Bu aile hekimleri 1-2 günlük tedavi veya sevkten sonra aynı hastalar yine bu MHRS sistemine yüklenmeye başlamayacaklar da kısa vade için böyle bir çözüm bulundu.
Bunun dışında halkın yarısından fazlası hastanenin kapısından bile geçmezken Aksaray Nüfusunun 10 katından fazla hastaneye giden kişiler neden araştırılmaz.
Randevuya, randevu vermek çok akıllıca bir proje olmuş bence aile hekimliklerine ulaşmak için de 13 yıl önce İbn-i Sina hastanesinde gördüğüm o numara oyunu ile toplum çok daha mutlu edilebilir.
Nasıl olsa insanların acelesi yok. Yanan can onların ki değil mi?
Yorum Yazın