Tarihin en büyük ekonomik krizi artık buhrana doğru ilerlerken ve halkın büyük bölümünde sosyal olarak da sıkıntılar başlarken ne yazık ki ülke gündemi aylardır her gün yeni konu başlıklarıyla meşgul.
Yetmeyen asgari ücret,
Yetişmeyen emekli maaşlar,
Fahiş fiyatlar,
Üreten çiftçilerin artan maliyetleri ile para etmeyen ürünleri,
Esnafların tek, tek kepenk indirmeleri,
İstihdam sorunu,
Fırsatçılar,
Aksaray’da dahi sorun haline gelen barınma sıkıntısı,
Benzeri şekilde halkın sorunu olabilecek birçok sıkıntıyı bende sizlerde sıralayabilirsiniz.
Bizlerin bu ülkede yaşadığı sorun ve sıkıntılar bunlar.
Kış hazırlıkları ve okul masrafları karşısında beller iyice bükülürken ne yazık ki taraflı olan iki farklı medya grubundan yapay siyasi krizleri izleyip, onların dert ve sıkıntılarını tartışmamız isteniyor.
İşine gelince yargıya güvenenler, istediklerini alamayınca yargıyı yok sayarken bu tez çok kısa bir sürede değişiyor.
Daha 3-5 sene önce aleyhindeki yargı kararını tanımayacağını belirtenler de, bugün şartlarında yargı kararlarına uyulması gerektiğini söyleyenler ile bugün ki yargı kararlarını tanımayıp geçmişte herkesin yargıya saygılı olmasını isteyenler rüzgara göre tezlerini bir anda değiştirirken ülkemizin gündemi de ne yazık ki bu rüzgar gülleriyle değişiyor.
Yıllardır bu ülkede sıra her şeye gelirken
İşçiye,
Çiftçiye,
Esnafa,
Memura,
Emekliye,
Bir türlü gelmiyor ya da getirilemiyor. Hal böyle olunca iki yakası bir araya gelmeyen halkımız son olarak İstanbul il başkanlığı önünde yaşanan ve bana göre Türk demokrasi tarihinde yıllarca gündeme getirilecek konu da bu hafta itibariyle ahalimizin en büyük sorunu oluyor.
Meydanlarda içemediği 1 bardak çayı,
Sattığı ürünleriyle ödeyemedikleri borçlarını,
Haftalarca tedavi olmak adına hastaneden alamadığı randevuları,
Ödeyemedikleri dükkan kiralarını,
Yetmeyen maaşları nedeniyle patlattıkları kredi kartlarını dert etmeyen tartışamayan ahalimiz artık beyaz yakalıların dertlerini dert etmeye başladı.
Ne diyelim siyasileri ve bürokratları bu denli düşünen ahalimiz olduğu sürece gündem elbette evlerimizde yaşadığımız hayatlarımız olmayacak.
Dost ortamında bile kendi derdini dile getirmek yerine siyasi tezlerini savunma çabası içerisinde kardeşlikleri dahi bitirecek tartışmalara giren yüce gönüllü ahalimiz olduğu sürece elbette ülkemizin gündemi Ankara’daki abilerin sorunu olacaktır.
İşte bu nedenle ülkemizde Milletimizin derdine sıra 1 yıl değil 10 yıl geçse de gelmez…
Yorum Yazın