Su Fakiri, ağaç fakiri, yatırım fakiri, ne derseniz, nasıl adlandırırsanız bilmem ama bu kadar fakirliğe rağmen elimizde kalanı da korumayı bilmiyorsak o zaman tarih boyunca uğraştığımız sorunlarla gelecek yüz yıllarda da biz olmasak da geride bıraktığımız çocuklarımız ve torunlarımız uğraşacak demektir.
Elimizdeki suyun kıymetini bilmeden israfa devam ediyoruz.
Sabahlara kadar akıtılan tatlı su çeşmelerinde araç yıkayanları da, taşıdıkları sularla bahçe sulayanları da, halı ve kilim yıkayanları da kimse görüp duymadığından akan suyun miktarı her geçen gün daha da artıyor.
Geçmişte yeşil Aksaray olarak adlandırılan ve ne yazık ki 50 yıl içerisinde yeşil Aksaray’dan Türkiye’nin Sahra’sı yoluna nasıl girdiğimizi kimse anlatamıyor ama yeşile tahammülsüzlüğümüz nedeniyle bölgenin iklimini bile çöl iklimine çevirmeyi başarabildik.
Türkiye’de olumsuzlukların merkezi haline getirilen ve bu durumdan biz gazeteciler de dahil olmak üzere siyasetçi, bürokrat ayrımı yapmadan herkesin günahı olmasına rağmen atılmayan adımlar gibi şimdi de olmayan yeşil alanlarımızı hızla yitiriyoruz.
İl merkezinde inşaat veya değişik bahaneler ile yok edilen ağaçlara köy ve kasabalarda da tarla veya yol denilerek “Sahra Aksaray’ın” önü açılıyor.
***
Bizim Aksaray’da sarhoş, lokanta basan kızgın koca, gazeteciye saldıran vatandaş, trafik rezaleti gibi haberler ülke gündemini meşgul ederken yaklaşık 1 aydır ana gündem orman yangınları.
Hepimizin ciğerleri yanarken ve bu yangınlar il, il sıra ile devam ederken Aksaray’da bu haberlerden elbette eksik kalamazdı.
“Nasıl olur ki bizde orman mı var” demeyin sakın topraklarının sadece yüzde 3’ü orman olan ve bu alanda da sondan sıralamada derece yapan ilimizde Hasandağı ve Ekecik gibi bölgelerimizde orman alanları bulunuyor.
Bu durumu engellemek için Aksaray Valiliğimiz haftalardır bu alanlara çıkışları yasaklamışken “Bizim de ormanlarımızın yanması gerekiyor, tüm iller orman yangınları ile haberlere çıkıyor” der gibi olmayan orman alanımızda yangın başladı.
Geçmiş senelerde de aynı çalılık ve otluk alanlarda başlayan yangın rüzgarın da etkisi ile ne yazık ki orman arazisine kadar ulaştı ve bu sayede orman yangınlarından da eksik kalmadık.
Emeği olanlara denecek çok söz var da o hepimizin iç sesi olarak kalmasın ki vatan haini olarak adlandıracağım bu yeşil düşmanlarının hakları bir yerlerde bana sıralanmasın.
***
Son olarak orman yangınlarıyla mücadele eden tüm ekiplere ne kadar teşekkür etsek azdır.
Allah her birinden razı olsun.
Olsun olmasına ama merkezden yangın için gönderilen özellikle de AFAD gönüllülerinin kılık kıyafetlerine baktığımda “Allah daha büyük bir felaketten korumuz” diyerek bir kez daha dua ettim.
Olaylara gönderilen gönüllü personelin üzerlerinde yanmaya müsait bir yelek, ayaklarda spor ayakkabı ve ellerinde bir eldiven dışında ne vardı?
Gece karanlığında gönderilen gönüllülere yani para pul istemeden sadece vatan millet sevdası ile o dağlara çıkan, depremlere koşan, arama ve kurtarma gibi işlerde hep yanınızda olan gönüllülere en azından o şartlara uygun bir kıyafet veremeyecek kadar aciz durumda olduğumuzu da bu sayede gördük.
Aksaray’ın ormanları için bir damla terini akıtmış olan tüm personellere bir defa daha teşekkür ederken Aksaray belediyesi ve Aksaray Valiliğimize son bir soru ile yazımı noktalıyorum.
Bu güne kadar yasak olmasına rağmen anız yakanlara hiçbir yaptırımınız oldu mu???
Yorum Yazın