
Aksaray Barosu Kadın Ve Çocuk Hakları Komisyonu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla kutlama mesajı yayınladı.
Aksaray Barosu Kadın Ve Çocuk Hakları Komisyonu tarafından yayınlanan mesajda, “Merkez Üssü Kahramanmaraş olan ve 10 ilimizi etkileyen iki büyük deprem, çok sayıda can kaybına ve maddi yıkıma neden olmuş, tüm ülkemizde tarifi imkansız büyük bir acıya yol açmıştır. Aldığımız bilgiye göre depremde 119 avukat meslektaşımız yaşamını yitirmiştir. Depremde hayatını kaybeden tüm yurttaşlarımızın ve meslektaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, meslektaşlarımıza ve vefat eden tüm yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu büyük afetin yaralarını sarmak için hepimize büyük sorumluluklar düştüğünün bilincindeyiz. Bu zor günleri de birlik ve beraberliğimizle aşacağımıza inancımız tamdır, biliyoruz ki yaralarımızı birlikte saracağız.
Bu sene 8 Mart Dünya Kadınlar gününü maalesef ki büyük yıkımlar yaşadığımız günlerde karşılıyoruz. Ancak yine biliyoruz ki bu zor günleri mücadelemizle hep birlikte aşacağız. 8 Mart’ın temelinde de uzun yıllara dayanan bir mücadelenin olduğunu bir kez daha belirmek isteriz. Bu mücadelenin ilk adımları, kadın işçilerin insani çalışma koşullarının sağlanması talebiyle atılmış, ardından başlayan grevlerde 129 kadın işçi hayatını kaybetmiştir. Bu eylem kadınların varoluş savaşlarında almış olduğu en büyük zaferlerden biridir.Bizler Ulu Önder Atatürk tarafından birçok dünya kadınından daha önce siyasal ve sosyal haklarla taçlandırılmış bir ulusun kadınlarıyız. Buna rağmen Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda yürütülen yanlış siyasi politikalar sebebiyle hedefimizden çok uzaktayız. Ancak, Atatürk devrimleri ve yıllar süren mücadele sonucunda kazanılan hak ve kazanımlardan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha kararlılıkla duyurmak isteriz.Maalesef ki günümüzde hala en büyük mücadelemiz kadına karşı “YAŞAM HAKKI” ihlalleri iledir. Kadın cinayeti, bir kadının yaşam hakkının ihlal edilmesidir. Maalesef ki ülkemiz bu senede 8 Martta kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet konusunda ağır bir tablo ile karşı karşıyadır. Bilindiği üzere Cumhurbaşkanının imzası ile taraf olduğumuz İstanbul Sözleşmesinden bir gecede hukuka aykırı olarak çekilmiş bulunmaktayız. İktidar tarafından kadına karşı şiddetle mücadele ve toplumsal cinsiyet eşitliği kapsamında etkili politikalar üretilemediği gibi, kadına karşı şiddetin her türü ile mücadelesini kapsayan İstanbul sözleşmesinden çekilme kararı verilmesi bizleri artan şiddet vakaları, kadın cinayetleri, şüpheli ölümler, katlanan cinsiyet eşitsizliği, yükselen kadın işsizliği, uygulanamayan koruma kararları ve bir çok sorun ile karşı karşıya bırakmıştır.Günümüzde ülkelerin cinsiyete göre işsizlik oranlarına bakıldığında ülkemizdeki oran birçok ülkeyi geride bırakmaktadır. Çalışan kadınlara toplum nezdinde farklı bakış açıları yer almaktadır, çalışmayan kadınlar ‘ev kızı’ adı altında nesneleştirilip obje haline getirilmekte, çalışan kadınlar ise bu tanımlamanın altında ötekileştirilmektedir. Kadınların cinsiyet ayrımı yapılmaksızın eşit bir şekilde çalışma hayatında olmasına yönelik politikalar yürütülmesi gerekirken işvereni kadın çalışan konusunda çıkmaza sokacak kararlar alınmakta, kadın, iş hayatında ötekileştirilmekte ve çalışma şartları ve ücretleri konusunda ayrımcılığa maruz kalmaktadır.Kadın hakları denilince envai çeşit fikirler ortaya atılmak da, kadınlar sanki her türlü hakka sahip de daha fazlasını istiyor gibi bir algı oluşturulmaktadır. Unutulmamalıdır ki; kadın hakları, insan haklarıdır. İnsan hakları kadın, erkek bütün bireyleri kapsamaktadır. Ne yazık ki çoğu zaman kadınların hak ihlalleri sırf kadın oldukları için gerçekleşmektedir. Bizlerin tek istediği eşit koşullarda yaşamaktır. En başta da yaşamak… Kadınların sağlıklı yaşam hakkı dahi toplumsal klişeler yüzünden tehdit altındadır. Yakın zamanda yaşadığımız deprem felaketinde bile kadınların toplumda ne kadar baskılandığı ortaya çıkmaktadır. Kadınlar, en temel ihtiyaçları olan hijyen malzemelerini bile utanıp söyleyememektedir. Utanmalarının da toplumun bu zamana kadar getirmiş olduğu dayatmalardan kaynaklandığı açıktır. Kadınları toplumsal hayatın dışına iten ayrımcı ve cinsiyetçi her türlü politika ve anlayıştan acilen dönülmesini talep etmekteyiz. Yetkilileri kadınların siyasal, sosyal ve ekonomik alanda eşit olarak yer almasını sağlayacak toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarını uygulamaya ve kadın haklarının güvencesi olan İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararından dönmeye ve 6284 sayılı yasayı eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulamaya davet ediyoruz.Kadim Türk tarihinde kadının yeri her zaman ön planda olmuştur. At sırtında Orta Asya’da hüküm süren Tomris Hatun’dan, milli mücadelede cepheye silah taşıyan Fatma Bacı’ya, Cumhuriyetin temellerinin atılmasında payı olan Sabiha Gökcen’den edebiyat alanında ses getiren Halide Edip'e varana kadar maziden atiye toplumumuzun temel taşlarını oluşturan, başta kahraman Türk kadınları olmak üzere; 8 Mart‘ta cinsiyetler arasında ezme-ezilme ilişkisinin olmadığı, şiddetsiz ve sömürüsüz bir Dünya ve ülke için canla başla çalışan herkesi canı gönülden saygıyla anıyoruz.Geçmişten günümüze devam eden hak arayışında kadınlarımızın her daim yanında olduğumuzu bir kez daha tekrar ediyoruz. Biz hep beraber güçlüyüz…” denildi. (Basın bülteni)
Yorum Yazın