Özdemir; “Bir Evde 4 Asgari Ücretli Çalışırsa Yoksulluk Sınırı Ancak Aşılabiliyor”
GÜNDEMAksaray’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Aksaray Emek ve Demokrasi Platformu çatısı altında miting ve yürüyüşle kutlandı.
Yürüyüş programı Aksaray Emek ve Demokrasi Platformu çatısı altında; Cumhuriyet Halk Partisi, EĞİTİM-SEN, EĞİTİM-İŞ, Sol Parti, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Aksaray İşçi Birliği sendikalarının birlikte yaptığı açıklama ile son buldu.
Aksaray Emek ve Demokrasi Platformu adına konuşma yapan Cumhuriyet Halk Partisi Aksaray İl Başkanı Bilal Özdemir, hak, hukuk, adalet vurgusu yaptığı konuşmasında; “Beğenmediğimiz, anti demokratik bulduğumuz Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. Maddesi “ insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” şeklinde yazılmıştır.
Artık Türkiye Cumhuriyeti demokratik değildir. Sivil bir cunta tarafından yönetiliyoruz. İstanbul halkının oylarıyla seçilen Esenyurt, Beşiktaş, Beykoz, Beylikdüzü ve Şişli Belediye başkanları sudan sebeplerle tutuklanmış, Esenyurt ve Şişli Belediyelerine kayyum atanmıştır. Bunlarla yetinmeyen iktidar 19 martta bu ülkede sivil bir darbe yaparak İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu tüm hukuk kurallarını altüst ederek önce diplomasını iptal etmiş ardından Ekrem İmamoğlu haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklanmıştır. Ne İlçe Belediye başkanları soruşturmalarında nede İmamoğlu soruşturmasında ellerinde somut hiçbir kanıt yoktur. Belediye başkanlarını tutuklamışlar şimdi gerekçe bulmaya, delil yaratmaya çalışıyorlar. Bizi yöneten bir cunta yönetimi olmasaydı ne o diploma iptal edilebilir nede halkın oylarıyla seçilen Belediye Başkanları tutuklanırdı. Herkes biliyor ki bu soruşturmalar hukuki değil, siyasidir. Bu soruşturmaların amacı cumhurbaşkanının rakiplerini ekarte etmektir.
Artık Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti değildir. Devleti yöneten tek adamın, TBMM’ nin, Anayasayı, Anayasa Mahkemesin tanımadığı, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’ne kafa tuttuğu, seçilmiş milletvekilinin Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hala cezaevinde olduğu, seçilmiş belediye başkanlarının talimatla tutuklandığı, yerlerine kayyum atandığı, hukukun esamesinin okunmadığı bir kabile devletine döndük.
Sokaklarda iktidarı protesto etmekten başka hiçbir amaçları olmayan gençlere biber gazı sıkan, yerlerde sürükleyen, ters kelepçe takan, kötü muamele eden, göz altına alan hatta bunlarla da yetinmeyip tutuklayan bir devletin insan haklarına saygı duyduğundan da bahsetmek olanaklı değildir.
Birde sosyal devlet kavramı var. Ülkemizde vahşi kapitalizm olabildiğince acımasızlığıyla hüküm sürmekteyken son yıllarda yaşanan pandemi de bahane edilerek gelir dağılımı dengesizliği sermaye lehinde daha da artmıştır.
Türk İş’in yaptığı araştırmaya göre Nisan 2025 de açlık sınırı 24 bin 35 lira, yoksulluk sınırı 78.292,00 TL’dir. Ülkemizde çalışanların % 83’ü asgari ücret alıyor.
Asgari ücret 22.100 lira asgari emekli maaşı 14.500 lira. Bir evde 4 asgari ücretli çalışıyorsa ancak o zaman o aile yoksulluk sınırının üstünde bir gelir elde ediyor demektir. Aksi taktirde hem emekli hem asgari ücretli açlık sınırının altında elde ettiği gelirle yaşamını devam ettirmek zorundadır. Gelinde bu ülkeye sosyal devlet deyin. Vatandaşının yarıdan çoğu açken kendi yandaşlarına, büyük sermaye gruplarına, yap işlet devretlerle, özelleştirmelerle, vergi aflarıyla sürekli bir sermaye aktaran devletin sosyal devletliğinden bahsetmek olanaklı değildir.
Mücadelemiz, demokrasi için, hukuk devleti için, sosyal devlet için, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmak için, emekçilerinde milli gelirden hak ettikleri payı almaları için, kadın hakları için, eşitlik için, özgürlük için, barış için sonuna kadar devam edecek.
Eşitsizliğin, adaletsizliğin, sömürünün olmadığı, hukukun egemen olduğu, herkesiz adil ve özgür yaşadığı bir Türkiye dileğiyle 1 Mayıs İşçi Bayramımız kutlu olsun” dedi. (Haber/Fotoğraf: E.BUDAK)
İlginizi Çekebilir