© Aksaray 68 Haber 2021

Aydoğdu “Vatan Ancak Milletin Bütünlüğü Kadar Bütündür”

Ak Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu 2026 yılı bütçe görüşmelerinde söz alarak açılım sürecine dair önemli açıklamalar yaparken Vatanın ancak milletinin bütünlüğü kadar bütün olduğunun altını çizdi.

Ülke genelinde değişik tartışmalara rağmen MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı ile başlayan “Terörsüz Türkiye” süreci ilerliyor. Özellikle sosyal medya sayfaları başta olmak üzere birçok platformda açılımla ilgili değişik fikirler ortaya çıkmaya devam ederken Ak Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu “Terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili 2026 yılı bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmasına önemli mesajlar verdi. Aydoğdu Vatanın büyüklüğünün devletin bütünlüğü kadar olduğuna vurgu yaptığı konuşmasında; “İçinden geçtiğimiz günler, bilhassa son birkaç yıl, 90'lı yıllarda duyduğum bir sözü hatırlatır. “Hadiselerin belagati, kelimelerin belagatında üstündür” demişti o zaman bir siyaset adamı, aktif siyaset yapıyordu. Hakikaten dünyamız, ülkemizin içinde bulunduğu çerçeve ve ülkemizin iç siyaseti son birkaç yıldır nadiren ülkelerin her zaman şahit olmadığı gelişmelere şahit oluyor. Yeni oluşumlar, yeni sürprizler, yeni buhranlar, yeni çözümler, yeni gaileler, yeni çıkış yolları. Bütün bu olayların hengâmesinde bazen kelimeler kifayet bile etmeyebilir bunları konuşmaya. İşte o zaman millet olmak dediğimiz o haleti ruhiye devreye girer. Ve bugünkü benim konuşmam, 2026 bütçesinin memleketimize hayırlı olmasını dileyerek bu millet olmanın haleti ruhiyesi hakkında Yüce Meclis’te fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Hadiseler dedik, bundan yaklaşık bin yıl önce kültürümüzün kurucu unsurlarından Cüneydi Bağdadi demişti ki “Bizim işimiz zamana bağlı olanı ezeli olandan ayırmaktır.” Bu hadiseler içinde hayati meselelerin, can alıcı meselelerin güncel teferruat arasından nasıl çekip çıkarılacağı bundan daha güzel anlatılamazdı. Güncel meseleler içinde yaşıyoruz ama sabah herhangi bir sabah karşılaştığımız güncel bir mesele çok milli bir meseleye taalluk edebilir. İşte orada milletin bütün hassasiyeti sadece yönetilenler olayların ilgilileri değil her ferdi ilgilendiren bir konu gündeme gelir. Çünkü millet olmak her gün tekrarlanan bir halk oylamasıdır. Canlı, dinamik bir süreçtir. Tıpkı Yunus Emre'mizin dediği gibi “Her dem yeniden doğarız bizden kim usanası.” Elbette bir memleket her buhranlı dönemeçte fikri ve ideolojik muhasebe yapmak zorunda kalır, bu kaçınılmazdır. Eğer bunu yapamazsa hadiselerin, tarihin ve gerçeğin dışına düşer. Kıymetli milletvekilleri, Anayasamızın başlangıç ilkeleri genel esaslar devletimizin şeklini tarif eder, tanımlar. Birinci olarak Cumhuriyettir, yani halk idaresi, yani milli iradenin üstünlüğü. Üçüncü madde ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüdür. Bu bölünmez bütünlük mefhumu, bu Misakı Milli sınırlar içinde yaşayan bu insanları çok endişeye sevk eder. Çünkü biz büyük bir dünya devletiyken toprak kaybede kaybede, insan kaybede kaybede, küçüle küçüle elimizde Anadolu Beylerbeyliğinin bir kısmı Rumeli'den de eski başkentimiz Edirne'ye kadar kaldı. Bu açıdan bizim için toprak kaybı, insan kaybı çok önemli bir travmadır. Vatan ancak milletin bütünlüğü kadar bütündür. Cumhuriyet de, demokrasi de arka plandaki bir tek şarta bağlıdır. Milli birlik, yani kaynaşmış, bütünleşmiş, yek vücut olmuş bir millet olmak hem devletin hem de demokrasinin ön şartıdır. Bu itibarla milletin bütünlüğü, vatanın bütünlüğünün garantisidir. Bugün diyoruz ki bundan küçük Türkiye olmaz. Ne toprak ne insan kaybetmeye tahammülümüz yok. Sorunlarımızı konuşalım. Terörsüz Türkiye süreci bunun için başladı. Tanışıp bilişelim, anlaşalım ancak neticede yeniden ve yeniden daha büyük bir millet olalım. Çünkü millet olmak, milletin devamlılığı, bunu devam ettirebilmek, bütün fertleri, grupları, cemaatleri, etnisiteleri ve ırkları aşan hepsinin üstünde aşkın bir fikir, ortak bir yüksek kültür mefhure ve gayeye inanıp bu çerçevede müşterek bir geleceğe doğru yürümektir. Irkımız, etnisitemiz nereden geldiğimizle ilgilidir. Milletimiz nereye gideceğimizle ilgilidir. Dün ne olduğumuz değil, yarın ne olacağımıza verdiğimiz karar bizi millet yapar, devlet yapar. Etnik taleplerle millet olunamaz. Teklifiniz etnisite farklılıkları ortak bir gaye için birleştiren, bütün farklılıkları birleştiren, hatta bütün insanlığa şamil bir teklifiniz yoksa bırakın millet olmayı doğru dürüst devlet de olamazsınız. Türkiye söz konusu olduğunda hiç kimse kusura bakmasın, bu topraklarda binlerce senedir oluşmuş, inşa edilmiş bir ortak yaşama kültürünü, o büyük millet inancını, ruhunu, haleti ruhiyesini hiç hatırımızdan çıkarmamalıyız. Bu topraklarda etnik ve ırkı bir bakış açısı tarihimizin hiçbir döneminde olmamıştır. Türkiye'de hiçbir ortalama vatandaş sokağa çıktığında sağında solunda etnisiteler görmez. Çünkü içinde yaşadığımız toplumun etnik kökleriyle algılamayız. Biz Türkler ve Kürtler, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları hayatı ırk bilinciyle değil, bütün insanları Allah'ın yaratıp bize emanet ettiği, bizi birbirimize emanet ettiği vediatullah olarak algılarız. Bu itibarla da dünyanın en erdemli halklarıyız. Kıymetli kardeşlerim, devlet radikal olmaması gereken yegane kurumdur. Devletler hiçbir zaman radikal olamaz. Türkiye'nin tarihi şartları, bizim tarihi mirasımız, grupları, kurumları, devletleri, hatta kişileri itidale zorlar. İtidal insanidir. İtidal hoşgörünün eşiğidir, kapısıdır, bereketli toprağıdır. İdari ve siyasi meselelerde kaldı ki bütün tekliflerin iki temel şartı vardır. Bir doğru olmalı, iki geçerli olmalı. Teklif ettiğimiz hal çareleri hem doğru olmalı hem de geçerli olmalı. Teklif edilecek çözüm yolunun öncelikle doğruluğuna inanmalıyız. Bu yetmez, geçerli de olmalı. Zaten geçerliliği doğruluğunu da takviye eden bir husustur. Üstelik her yerde geçerli, Türkiye'nin her yerinde geçerli. Hem Diyarbakır'da, hem Edirne'de. Hem evrensel değerlere, hem milli değerlere uyumlu. Bu çerçevede bulacağımız çözümün doğruya en yakın ifadesi, Buradan selam ediyorum Hüsrev Hatem'i hocama, Yozlaşmadan uzlaşmak olmalı. Hülasa hiçbir olumsuzluk, hiçbir can sıkıntısı, aramızdaki hiçbir yaka paça vurma hali, Birbirimize küsmemiz, gücenmemiz, eksiği ile noksanı ile bu sınırlar içerisinde Tek Bayrağı kafi görmemenin gerekçesi olamaz. Bir bayrak buradaki 86 milyona yeter. Çünkü bu bayrak öyle bir bayraktır ki, İçinde vatan vardır, millet vardır, kan vardır, iki cihan vardır, Din vardır, iman vardır, eşitlik vardır, kardeşlik vardır, Hak vardır, hukuk vardır, merhamet vardır, adalet vardır, Hürriyet vardır, İstiklal vardır. Yüce Meclis'i saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı.  (Haber Elif BUDAK ÇALIŞKAN)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER